https://www.ispeech.org/text.to.speech
Hava Kalitesinin Önemi
Kişilerin karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan birisi de hava kalitesinin sağlanması konusudur. Sağlıksız hava solumak zaman içerisinde çok ciddi rahatsızlıkların oluşmasına neden olmaktadır. Gün boyu solunan sağlıksız havamiktarı, taze ve temiz hava miktarından fazla olduğunda bu sorunlar daha da artmaktadır.
Dış havada bulunan tozlar, bakteriler, virüsler, mikroorganizmalar ve benzeri sağlıksız unsurlar bazı durumlarda havalandırma sistemi ile kapalı mekanlara da girebilmekte ve iç hava kalitesini olumsuz etkilemektedir.
Kapalı mekanlarda bulunan 0,003 ila 0,06 mikron arasındaki virüsler ve 0.45 mikron çapında olan bakteriler sağlık açısından ciddi tehditler oluşturur. Özellikle yeni nesil teknolojilerle donatılan binalarda kullanılan uygunsuz
havalandırma sistemleri beraberinde ciddi sağlık problemlerini de getirmektedir. Tamamen izole edilmiş bu binalarda döşeme malzemeleri, boyalar ve kullanılan elektrikli cihazların sebep olduğu hava kalitesi düşüklüğüne havalandırma sistemleriindeki sorunların da eklenmesi çalışanların ciddi sağlık problemleri ile yüz yüze gelmesine neden olmaktadır.
Herhangi bir binanın başarısının değerlendirilmesinde, iç havanın kalitesi ve dışarıya atılan havanın uygun emisyon değerlerinde olması öncelik oluşturmalıdır. Bir binada başta mimar ve mühendislerin sağlamış oldukları başarının en önemli kriterlerinin ilk sıralarında, binada ve bina çevresinde yaşayacak olanların kendilerini fiziki, sosyal ve psikolojik yönden rahat ve huzurlu hissedebilecekleri termik konforlu, sağlıklı, hijyenik bir hava kalitesi oluşturmaları esas alınmalıdır. İç hava kalitesi yeterli olmayan bir bina, çalışanların sağlığı açısından istenilmeyen sonuçlar oluşturacaktır. Kalitesiz havanın metabolizmayı yavaşlatmasından dolayı oluşan stres veya bitkinlik iş verimi düşürecek, yaşam konforu azalacak, hastane ve ilaç maliyetleri artacak, oluşan iş kaybı ülke ekonomisini olumsuz etkileyecektir.
Dışarı atılan havadaki emisyon değerleri uygun olmayan bir bina da en az iç hava kalitesi yetersiz olan bina kadar yaşamı olumsuz etkileyecektir. Özellikle büyük kentlerde yaşayan insanlar, gelişen teknoloji ve değişen yaşam
tarzı nedeniyle zamanlarının önemli bölümünü kapalı mekanlarda geçirmektedirler. İnsan sağlığı açısından önemi büyük olan kaliteli havanın temini için ülkeler artık kendi standartlarını oluşturmakta ve ciddi bir şekilde kontrolünü
yapmaktadırlar.
İç hava kalitesinin sağlanması için, solunum yollarında rahatsızlığa neden olan mikroorganizma, virüs vb zararlıların iç ortamlarda yayılmaları engellenmelidir. Bu sağlandığı zaman alerjik burun nezlesi, sinüzit, alerjik göz nezlesi, astım, ürtiker ve egzama gibi alerjik deri hastalıklarından kaynaklanan sağlık ve iş kaybı sorunları ortadan kalkacaktır.
Hasta bina sendromu neden oluşur?
Teknoloji geliştikçe alerjik hastalıkların daha da yoğunlaştığını görüyoruz. Alerjik hastalıkların sıklığı, teknolojinin gelişimine paralel olarak artmaktadır. Kişilerin kapalı ve dar alanlarda topluca bulunmaları, açık sahada çalışmaktan ofiste çalışmaya dönüş, halı döşemeler, katkı maddesi içeren hazır gıdaların tüketilmesi, ofislerde kullanılan uygun olmayan iklimlendirme sistemleri gibi faktörler sonucu alerjik hastalıklar daha sık görülmeye başlandı. Alerjik hastalıklar açısından enfeksiyonlar, tozlar, sigara dumanı, nem ve halılar büyük önem taşır. Alerjik cilt hastalıkları yönünden yine ofislerde kullanılan fotokopi makinaları, boya, mürekkep gibi malzemeler önemlidir. Hava kirliliği
denilince akla yalnızca dış ortamdaki kirlilik değil, iç ortamdaki kirliliğin de gelmesi gerekir. Hava kalitesinin insan performansı üzerindeki etkisi bilinen bir gerçektir.
Alerjik hastalıklar bazen bir meslek hastalığı şeklinde ve işyeri ortamında bulunan bir alerjenle temasa bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu açıdan özellikle ofis ortamları risk taşır. Şikayetlerin işe girdikten sonra başlaması, tatil zamanlarında azalması mesleğe bağlı alerjik etkenlere dikkat çekmektedir. Ofis ortamlarında çalışanlar için, binanın yapımında kullanılan malzemeler, yer döşemelerinde kullanılan halılar, bilgisayar tozları, bakımı yapılmayan iklimlendirme sistemlerinde oluşan olan bir takım mikroorganizmalar ve tozlar alerji açısından risk taşır. Özellikle
alerjik bünyeli kişilerin alerjilerinin tetiklenmesinde rol oynar. Dünyada en sık rastlanan ve en fazla iş gücü kaybına yol açan hastalıklar viral ve bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Çünkü akciğerler, mesleki ve çevresel faktörlerin en çok etkilediği organımızdır. Çalışma alanlarındaki havalandırmaların yetersizliği, kapalı ortamlarda kalabalık halde bulunma veya sigara kullanımı bu tarz enfeksiyonların artışında ana etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Nezle, grip gibi viral enfeksiyonlar, hava kalitesi yetersiz olan ortamlarda daha hızlı bir
şekilde yayılır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre, günümüz insanı zamanının ortalama %70’ini iş ve %20’sini ev ortamında olmak üzere yaklaşık %90’ını kapalı mekanlarda geçirmektedir. Uzmanlar, hasta bina sendromunun bazı binalarda
yaşamayla veya çalışmayla geçici olarak ortaya çıkan bir dizi semptomlar ve genel semptomlar oluşturduğunu söylemektedirler. Çalışanların semptomatik olarak hastalandıkları belirtilerek, sorunun kaynağının sağlık sorunlarına neden olan binanın kendisi ya da burada verilen hizmetler olduğuna dikkatçekmektedirler.
Hasta bina sendromunun belirtileri arasında baş ağrısı, baş dönmesi, uyuşukluk, yorgunluk hissi, gözlerde sulanma, kaşınma, kızarıklık, burun akıntısı, hapşırık, burun tıkanıklığı, boğazda yanma, boğak kuruluğu, gıcık şeklinde öksürük, göğüste sıkışma hissi, nefes darlığı, cilt kuruluğu, ciltte kaşıntılar, burun kanaması, koku ve tat alma bozuklukları, konsantrasyon güçlüğü ve keyifsizlik bulunmaktadır.
- Başınız sıklıkla ağrıyorsa,
- Boğazınızda kuruluk oluşuyorsa,
- Nefes alırken zorlanıyorsanız,
- Burnunuz sürekli akıyorsa,
- Gözlerinizde sulanma oluyorsa,
- Cildinizde kaşıntılar oluşuyorsa,
- Kendinizi sürekli yorgun hissediyorsanız,
- Dikkatinizi yoğunlaştırmakta güçlük çekiyorsanız,
Bu rahatsızlıklar çalışma ortamınızdan uzaklaşınca geçiyorsa biliniz ki bir hasta bina sendromu kurbanı olabilirsiniz. Hasta bina sendromu teşhisindeki en önemli unsur, çalışılan ortamdan uzaklaşılması halinde belirtilerin ortadan
kalkmasıdır.
Çözüm olarak ne yapılmalıdır?
Mikrobiyolojik yönden istenilen standartlarda iç hava kalitesinin sağlanması için uygun mühendislik çözümleri ortaya koymak önem arz etmektedir. Hava kalitesi ile halk sağlığı arasındaki paralellik dikkate alınarak kapalı
mekanlarda sigara içilmesini düzenleyen yasa bu hususta atılan çok önemli bir adımdır. Özellikle lejyonella, hasta bina sendromu gibi havalandırma sistemlerinden kaynaklanan rahatsızlıkların önlenmesinde kesin mühendislik çözümleri ortaya konulmalıdır. Genel olarak değerlendirdiğimizde birinci aşamada, uygun mühendislik çözümleri
ile bağıl nem ve ıslaklık kontrolü yapılmış mekanlara verilen yeterli miktarda taze ve şartlandırılmış havayı ön filtrasyondan sonra hepa filtrelerden geçirmek bu konuda yapılabilecek en iyi uygulamalardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İkinci aşamada ise, iç hava kalitesinin artırılması ve korunması konusunda dünyada yaygın olarak kullanılan yeni teknoloji ozon ve UVC filtre ürünleri merkezi havalandırma sistemlerini kullanan tüm kapalı mekanlar için hava ve yüzey sterilizasyonu açısından gerçekçi bir çözüm sunmaktadır. Ozon ve UVC filtre ürünleri kapalı mekanlarda hava kirliliği ve bu kirliliğe bağlı olan yüzeylerde oluşan mikroorganizmaları etkisiz hale getirir. Ürünler bağımsızdır ve havalandırma sistemlerine monte edilirler. Binaların klima santrallerine veya havalandırma kanallarına kolayca monte edilen bu ünitelere ek olarak spesifik kullanım amaçlı, ticari ve endüstriyel alanlarda kullanılan bakteri, koku, duman problemine çözüm getirici elektrostatik filtre ve aktif karbon filtre uygulamaları da mevcuttur.
Tabiattaki doğal temizlik UVC ve oksijen-hidrojen bazlı insan dostu oksitlerin mikrop kırıcı özelliği ve kokuları ortadan kaldıran ozon gazı etkisiyle olur. UVC ve ozon içerikli hava temizleme sistemleri tabiattaki bu temizlik prensibine göre çalışmaktadır.
Bakteri ve koku oluşumuna karşı çözüm üretmeye çalışan diğer teknolojilerden farklı olarak ozon ve UVC filtre ürünleri bu problemleri çözmek için doğala eş teknoloji kullanır. UVC ve ozon içerikli hava filtrasyon teknolojisi tüm kirlilikleri bulundukları ortamda aynen doğadaki gibi etkisiz hale getirerek soruna kesin ve kalıcı bir çözüm sağlar.
İklimlendirme sistemlerinde yapılması gereken periyodik bakımın önemi nedir?
İklimlendirme sistemlerinin bakteri, virüs ve partiküllerden arındırılması kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Bu arındırma işleminin en geçerli ve en kesin yöntemi hijyenik periyodik bakımın aksamadan yapılmasıdır.
İklimlendirme sistemlerinde yapılacak hijyenik periyodik bakım;
Sistemde zamanla oluşan, sağlığınızı tehdit eden partikül ve virüsleri yok ederek iç ortam hava kalitenizi korur,
Hasta bina sendromu, lejyonella, şarbon, sars, domuz gribi v.b bulaşıcı hastalıklara karşı etkili bir koruma sağlar,
Ortamdaki solunum sistemi semptomlarını azaltır,
Ortamdaki istenmeyen kokuları yok eder,
Kronik yorgunluk ve konsantrasyon eksikliğinizi giderir,
Daha sağlıklı ve daha kaliteli hava teneffüs etmenizi sağlar,
Sistemin verimini artırıp, ömrünü uzatır,
Enerji giderlerinden tasarruf sağlar,
İşletme, arıza, sağlık ve iş kaybı masraflarını azaltır.
Hijyenik periyodik bakımda nelere dikkat edilmelidir?
İklimlendirme sistemlerinde yapılacak hijyenik periyodik bakımda şu işlemler mutlaka yapılmalıdır:
● Sistemin ön çalıştırması ve genel kontrolü yapılmalıdır.
● Sistemin bileşenleri en uç noktasına kadar bakım yapabilecek şekilde ekipmanlarına ayrılmalıdır.
● Sistemdeki ekipmanlara alüminyum koruyuculu kimyasal temizleyici ile ön yıkama yapılmalıdır.
● Sistemdeki fanlar, fan kanatçıkları, flaplar ve kabinleri baz içerikli kimyasal ile temizlenmelidir.
● Kimyasal temizleyici ile ön yıkama yapılan ekipmanlar basınçlı temiz su ile durulanmalıdır.
● Sistemin yıkanabilir filtreleri baz içerikli, plastik koruyuculu temizleyici ile yıkanmalıdır.
● Drenaj tavası ve drenaj hattı uygun kimyasal ile temizlenmelidir.
● Elektronik devreler, kablo bağlantı ve uçları kontrol edilmelidir.
● Sistemin elektronik devreleri contact sprey ile temizlenip koruma altına alınmalıdır.
● Sistemde kompresör varsa gaz ölçümü yapılmalı, gaz basıncı mevsim normallerine göre ayarlanmalıdır.
● Sistemin ara tesisat bağlantıları ve izolasyonu kontrol edilmeli, deforme olan kısımları onarılmalıdır.
● Temizlenmesi tamamlanan sistemin ekipmanları yerlerine monte edilmelidir.
● Sistemin iç ünite ekipmanları koruyucu özellikli antibakteriyel spre ile dezenfekte edilmeli ve C bandı UV ışınla sterilize edilmelidir.
● Hijyenik periyodik bakımı ve sterilizasyonu tamamlanan sistem sterilize edilmiş halde kullanımınıza sunulmalıdır.
Ayrıca iç mekanlardaki hava kalitesi belirli aralıklarla kontrol edilerek standartlara uygunluğu denetlenmelidir. Bu denetimler, iklimlendirme sistemlerini tasarlayan, uygulayan veya işletenlerin sorumluluklarına bırakılmasını yeterli görmeyerek güvenli bir kontrol sistemi ile yapılmalıdır. Tüm bunların dışında ilgili bakanlıkların, kuruluşların, birliklerin ve odaların girişimiyle iklimlendirme sektöründe referans aldığımız Amerikan Isıtma Soğutma ve Klima Mühendisler Birliği (ASHARE), Alman Mühendisler Birliği (VDI), Alman DIN Standartları, Eurovent veya TÜV sertifikasyonları yerine kendi ülkemizin ve kendi insanımızın ısıtma, soğutma, havalandırma ve iklimlendirme kriterlerini esas alan Türk Isıtma, Soğutma, Havalandırma ve İklimlendirme Standartı ( TISHİS ) ve belgelendirme kriterleri bir an önce oluşturularak öncelikle kamu ihale şartnamelerinde daha sonra da özel sektör ihale şartnamelerinde acilen uygulanmaya başlanmalıdır.
Ülkemizin yaptığı milli hamlelerle dünyayı kendisine hayran bıraktığı günümüzde standartlarımızın da millileştirilmesi bu konuda planlanan hamleleri daha da güçlendirecektir.
İlker KURAN
Alperen Mühendislik Isıtma Soğutma Sistemleri San ve Tic Ltd Şti.